Eski Ramazanlar da daha büyük bir özen, hoşgörü ve huzur ortamı bulunur, sokaklarda kadın erkek genç yaşlı oruç tutan tutmayan herkes büyük bir uyum içinde mutlu ve huzurlu bir Ramazan coşkusu yaşardı. Bugünlerde huzur ortamı zaman zaman bozulsa da herkes kendi içinde yaşıyor Ramazan ayını. Özlem duyulan Ramazan aylarını esasında yine biz özlem duyanlar değiştirdik, farkında değiliz.
Komşuluk ve paylaşımın tavan yaptığı, nefis yemeklerin elden ele dolaştığı, sokaklarda uzun sofların kurulduğu, kalabalık iftar sofraları tam olarak özlenen o eski ramazanlarda hüküm sürüyordu. Ee eski ramazanları yaşatmak bu kadar kolaysa ne diye yine yeniden deyip o geleneği, paylaşımı devam ettirmiyorsun? Sorarlar insana, dimi? Nitekim her sene bıkmadan soruyoruz :) Şimdilerde sofraların bereketi kaçtı, insanlar Ramazanı daha küçük yaşamaya etrafındaki aç insanları düşünmeden yaşamaya başladı. Ah’lanmaya son verip o eski güzel kalabalık sofralara dönüş yapma vakti geldi de geçiyor bile.
Aslında sorun sadece Ramazanlar değil. Sorun kişinin her daim geçmişe duyduğu özlem. Ne varsa bu geçmişte daimi olarak yeniden eskiye dönüp o dönemi yeniden yaşamak istiyor insanlar. Halbuki insan, geçmişe dönüp o anı yeniden yaşamaya başladığında bir müddet sonra yine şikâyet edecek ve bu defa bulunduğu andan sıkılıp daha da geçmişe gitmeyi isteyecek. Sorun takvim yapraklarının hızla düşmesinde değil, sorun kişinin ta kendisinde. Bir zamanlar şöyle güzeldi hayat böyle güzeldi ramazanlar diye nostalji yapıp eskiyi yad etmek varken bulunduğu anın güzelliğini kaçıranlar var. Hem bugünü sevip hem de geçmişi özlemek mümkün oysa ki.
Velhasıl kelam, eski ramazanlar hala içimizde. Bugünün tadını çıkararak eskileri güzelce yad edebilir ve hala Ramazan ayının getirdiği güzellikleri doyasıya yaşayabiliriz. Eski ramazanlara dair yapılan geyik muhabbetlerin bile insana keyif veriyor olması ise işin muzip yanı. Huzurlu, mutlu, keyifli ve aile saadetiyle dolu bir Ramazan dileğiyle…